Ah Levent Ağabey’im, Vah Levent Ağabey’im

Genel Yayın Yönetmenim Sevcan Çiftçi Şad’ın 21 haftadır sürdürdüğü Süslü Mikrofon’da bu haftanın konusu, “Asgari ücret...

Genel Yayın Yönetmenim Sevcan Çiftçi Şad’ın 21 haftadır sürdürdüğü Süslü Mikrofon’da bu haftanın konusu, “Asgari ücret ne kadar olmalı?” oldu.

***

Çiftçi Şad, bu bölümde, “Cumhurbaşkanı maaşı, zamlarla beraber 88 bin lira. Peki, sizce asgari ücret ne kadar olmalı?” diye vatandaşlara mikrofonunu uzattı. Süslü mikrofonun uzatıldığı ve bu sorunun yöneltildiği vatandaşlardan bir tanesi de Katırcılar Sokağı’nda esnaflık yapan, aynı zamanda medyayla içli dışlı ağabeyimiz Levent Çetinol’du.

***

Ağabeyimizin açıklamaları enteresan. Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş’in bir mecliste bir meclis üyesine verdiği cevap aklımdan hiç silinmez, şöyledir: “Ben uzayda mı yaşıyorum, nerede yaşıyorum ben?” Ben de Çetinol ağabeyimin açıklamaları karşısında bir an uzayda yaşadığımı düşündüm ya da fikrim değişti. Belki ben değil ama Levent Ağabey, hakikaten uzayda yaşıyor galiba.

***

Çetinol’un açıklamalarının ‘bir kısmını’ az sonra okuyacaksınız. Tamamını almaya yüreğim de dayanmadı zaten. Açıklamaları şöyle başlıyor: “İnsanlar, 2500 lira para alıyorsa 2500 liralık yaşar. Eğer siz, 50 bin lira maaş alıyorsanız 50 bin liralık yaşarsınız. Hayat, bu kadar basittir. Cumhurbaşkanının 88 bin lira alması, devletin belirlediği bir karardır. Bugün ABD, İngiltere, Almanya başkanının ne kadar aldığı çok önemli şeyler. O zaman onlara da bakacağız. Cumhurbaşkanının aldığı maaş, sonuç olarak meclis kararıyla belirlenmiş bir maaş. Biliyorsunuz, önceki koalisyonlarda diğer cumhurbaşkanlarımız da aynı rakamları alıyorlardı. Bu bir konu değil benim için ancak şu bir konu: 88 bin liraya karşılık halkımızın içindeki beklenti. Bakar mısınız, üç kilo elma ne kadarmış şu anda? 10 lira imiş. Peki, üç kilosunu 10 liradan aldığınız elmayı şu anda Japonya’da bu fiyata alabilir misiniz? Alamazsınız. Bunun yanında biraz da doları konuşalım. Şu anda pazarda hiçbir şeyi cebimizden dolar çıkarıp almıyoruz.”

***

Açıklamanın buraya kadar olan kısmını buruk bir gülümseme içinde çözümledim. Buruğum çünkü yıllardır küçük esnaf olarak Ödemişlilere hizmet veren, öte yandan medyaya bağlı yaşamayı seven yani olayları farklı perspektiflerle çözümlemeyi bilmesi gereken bu ağabeyimizin açıklamaları, bana göre fiyaskodur.

***

Vatandaş geçinemiyor. Bunu ekranlarda çocukları üşüyor diye yan odada kendini asan bir annede; çocuğuna okul kıyafetleri alamadığı için kendini yakan bir babada gördük biz. Vatandaş aç. Bunu ekranlarda Cumhurbaşkanına “Evime ekmek götüremiyorum” diyen bir ağabeyden dinledik ve biz, ekranlarda görmesek bile kendi hayatlarımızda bizzat yaşıyoruz yoksulluğu. Gittikçe büyüyen o yoksulluk içinde her şeyin bir gün öncesinden daha pahalı olduğu ancak emeğin ücretinin hiç artmadığı bir memlekette hayata her gün yeniden doğan güneşle beraber biraz daha yorgun uyanıyoruz.

***

Ağabeyim devamında, “Asgari ücretin şu anda mevcut kiraları düşündüğümüz zaman örneğin, Ödemiş’te kiralar bin liradan mı başlıyor? Bin liradan kira veriyorsak biz şu anda artı pazar masrafımız aylık 500 liraysa, elektrik, su, telefon gibi giderleriniz de varsa 2500 lira alıyorsanız bir aile olarak geçinmeniz zor” cümlelerini kullanıyor.

Gerçekten merak ediyorum, Levent Ağabeyim en son ne zaman pazara çıktı? En son ne zaman masraf aldı? “Aylık 500 lirayla pazar masrafı” ifadesi, sıradan bir gecede uykuya daldığı sırada bilinçaltıyla beraber ona bahşedilen rüyasından bir kare sanırsam çünkü bu cümle, bu ülkenin gerçeği değil, anca rüyamızda görürüz.

***

Çetinol, “Geçende bir müşterim ile bu konuyu konuşuyorduk. Bana ‘Levent, bizim mahallede kaç araba olduğunu sana söyleyeyim mi? En az 500 araba sayarım’ dedi. Köyden bahsediyoruz bakın” dediği anda buruk gülümseme, yerini kahkahaya bıraktı.

Ağabeyim, zannederim alenen diyemese de şöyle demek istiyor: “Ufak bir köyde bile 500 araba varsa asgari ücrete kimse ağlamasın.” İnsanların ekonomik durumunu altlarındaki arabalarla kıyaslayan bir zihniyete, “Ben evime ekmek götüremiyorum, geçimimi çok zor sağlıyorum” desen ne olacak? Anında yapıştırır sana cevabı, “Abartma, ekonomimiz çok güzel” diye.

***

Yine Çetinol ağabeyim, “Şu anda pandemi nedeniyle bütün dünya, ekonomide kötü durumda. Biz de kötü durumdayız ama pandemiyle ilgili olarak biz gerçekten başarılı bir süreç geçirdik ve halkımız da gerçekten başarılı bir süreç geçirdi. Biz, günlük olarak hiçbir zaman Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın gördüğü vakaları görmedik. Görseydik zaten sağlık sistemimiz bunu karşılayamazdı” diyor.

Yahu ağabey, o röportajda kendin de söylüyorsun, “Ödemiş Belediyesi korona olmuş, geçmiş olsun” diyorsun. Allah aşkına sen nerede yaşıyorsun? Avrupa ülkelerinde her gün 20 bini aşkın vakalar görülürken ne hikmetse ülkemizde 2000 üstünü göremedik. Benzeri bir nüfusa sahip olduğumuz Almanya, hem de Almanya gibi disipliner bir ülke koronadan kırılırken sen bu verilerin doğruluğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

İnsanın en önemli özelliği sorgulamaktır. Bu cümlelerinden belli oluyor ki sen de sorgulamak namına hiçbir şey yok. Sorgusuz, sualsiz kelimelerin benim boğazımda düğümlenirken sen kendi vatandaşına hiç mi acımıyorsun?

***

Çok şükür, Levent Ağabey’imin ses kaydı çözümlemesi son buldu.

Biraz söz hakkım olsa bir günü aşkın boş kalan Maliye Bakanlığı koltuğuna Levent Çetinol’un gelmesini talep ederdim.

Biz sıradan vatandaşları durmadan uzay üstüne çıkaran muazzam saptamalarıyla bu ülkenin ekonomisini de dolardaki dalgalanmaları da yönetmekte eminim iyi işler çıkarırdı.

Bakan Albayrak’ın affedildiği koltuğa Çetinol Ağabey’imin gelmesi, doları da ekonomiyi de epey bir yükseltirdi.

Eee, ben Levent Ağabey’imi de anlıyorum, hak da veriyorum.

O kadar yüksekten sallayınca aşağıdakiler pek görünmüyordur!

Bakmadan Geçme