Ağlama notasında

“Bir insanda üç şey arayın zeka, enerji ve dürüstlük. Eğer sonuncusu yoksa ilk ikisiyle uğraşmayın.” Warren...

“Bir insanda üç şey arayın; zeka, enerji ve dürüstlük. Eğer sonuncusu yoksa ilk ikisiyle uğraşmayın.” Warren Buffett

Hafta sonu çocukluğundan beri görmediğim genç bir anneyle beraberdik. Üç buçuk yaşlarında şirin mi şirin bir kız çocuğu annesi. Çocuğuyla çok ilgili ve de bilgili, neyi hangi nedenle yapması gerektiğinin bilincinde. Hani genç olması insanı yanıltıyor ama hayata bakışı, yaklaşımları ile çoktan olgunlaşmış bile. Ne mutlu. Ümitlendiriyor insanı.

Konuşurken kızıyla ilgili bir anekdotu paylaştı bizimle. Çok hoşuma gittiği için sizlerle de paylaşmak istiyorum. Çocuk bu, ağlar tabi zaman zaman. Annesi, ağladığında “Ağlayabilirsin tabi ki, bu senin tercihin” diyormuş sürekli. – “Sus, ağlama, kızıyorum, döverim” gibi kelimeler, hiç kullanılmamış anlaşılan.- Sonra nedense kendisi bir gün çok üzgünmüş ve ağlamış. Kızı yavaşçacık yanına gelip eline omuzuna koymuş ve “Ağlayabilirsin, bu senin tercihin” deyivermiş. Tabi ki annenin şaşkınlığını tahmin edebilirsiniz. Çocuklar, o yaşlarda boş bir kaset gibi her duyduğunu kaydediyor ve görüp duyduklarıyla besleniyor. Doğal olarak tepkilerini de kendilerine nasıl davranılıyorsa ona göre şekillendiriyor.

Çocuk, sakin olması gerektiğini kendisine gösterilen davranışlarla öğrenmiş çoktan. Dağıttığı oyuncakları toplamasının gerektiğini de. Hatta doğruyu söylemesi gerektiğini de. Oyuncağın birinin kenarı kıvrılmış, annesi “Bunu abla böyle yapmış galiba” diyor. Çocuk, “Hayır, o yapmadı. Ben oynarken oldu” diye doğruyu söylüyor. Tabi ki annenin yaklaşımı, onu doğru sözlü yapan. “Umarım hiç bozulmazsın” diyorum içimden.

Tepkilerini gerektiği gibi ortaya koyabilen, nerede durması gerektiğini bilen, dürüst, ne istediğinin farkında olan insanlar yetiştirebilmek ne kadar önemli. Bunu bir kez daha düşündüm.

Biz genelde ne yapıyoruz? Biri ağlıyor mu, önce “Sus, yeri değil” diyebiliyoruz. “Ağlama, ağlamanın kimseye faydası yok”, “Ağlama, sen güçlü olacaksın ki diğerleri de seni örnek alsın”, “Ağlama, el alem ne der”, “Git bir yüzünü yıka”, “Ağlamaya bahane arıyorsun, sen de sulu göz” ya da tiye alıp “Ağla ağla için açılır.” Eminim siz, buraya daha onlarca cümle ekleyebilirsiniz. Oysa “Ağla, bu senin tercihin tabi” diyebilmek iyiymiş. Duyguları baskılamaya ne gerek var? Üzgünsek üzüntüyü de yaşamayı bilmeli değil mi? Ya da sevinçten de ağlayabiliriz. Siz ne dersiniz?

yitme

söylenenlerde

sahip çık duyguna

hissiyatın varsa insansın…

Bakmadan Geçme