• Haberler
  • -DOĞAL HAYATA SAYGIMIZ YOK KÜÇÜK VE BÜYÜK MENDERES ÖLÜM SAÇMAYA BAŞLADI 

-DOĞAL HAYATA SAYGIMIZ YOK KÜÇÜK VE BÜYÜK MENDERES ÖLÜM SAÇMAYA BAŞLADI 

 CHP&rsquoLİ TÜRELİ: &ldquoKÜÇÜK MENDERES ZEHİR AKIYOR&rdquo CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, kirliliğin en üst düzeyde...

 CHP’Lİ TÜRELİ: “KÜÇÜK MENDERES ZEHİR AKIYOR”

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, kirliliğin en üst düzeyde olduğu Küçük Menderes Nehri ile onu besleyen önemli akarsulardan Fetrek Çayı’ndaki kirlenmenin nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmasını istedi.

Türeli, TBMM Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinin gerekçesinde, 175 kilometre yol kat eden Küçük Menderes Nehri’nin, debisine drene edilen sanayi atıkları ve kanalizasyon nedeniyle adeta bir zehir nehrine dönüşmüş durumda olduğuna dikkati çekti.

Nehre ilişkin hazırlanan bilimsel raporların tümünde, “kirliliğin en üst düzeyde olduğu” ve “nehir suyundaki ağır metallerin üst sınırda bulunduğu” ifadelerine yer verildiğine işaret eden Türeli, şunları kaydetti:

“Küçük Menderes Nehri’nin, sulama kaynağı olarak kullanıldığı tarım alanlarında verimlilik giderek düşmekte, nehir suyunun içerdiği ağır metaller nedeniyle toprak kirlenmektedir. Bilindiği gibi toksik maddelerle kirlenmiş toprakta yetişen ürünler vatandaşların sağlığı açısından çeşitli riskler barındırabilmektedir. Diğer taraftan, Küçük Menderes Nehri’nin bu haliyle AKP hükümetlerinin İzmir’in 35 projesinden biri olarak açıkladığı Efes Limanı projesinin gerçekleştirileceği ve 60 bin yatak kapasiteli turizm merkezi alanı olan Pamucak sahilindeki turizmi olumsuz etkilediği görülmektedir.”

 “KÜÇÜK MENDERES HAVZASI KORUMA EYLEM PLANI’NA NE OLDU?”

Türeli, Küçük Menderes Nehri’nin kirlilikten kurtarılması amacıyla 2011 yılında hazırlanan, “Küçük Menderes Havzası Koruma Eylem Planı”na göre, İzmir ve Aydın çevresindeki illerde arıtma tesisi olmayan yerlere tesislerin kurulmasının, arıtma tesisleri olanların da yetersiz kalan yerlerinde iyileştirmeler yapılmasının öngörüldüğünü hatırlattı. İlgili bakanlıkların yetkililerinin, 2012 yılının Haziran ayına kadar “Küçük Menderes Havzası Koruma Eylem Planı”nın gerçekleştirileceğini belirttiklerini kaydeden Türeli, “Bununla birlikte bölgede önemli bir çalışma yapılmamıştır. Ne oldu bu plana?” dedi. 

Küçük Menderes Nehri’nin geçtiği bölgede kurulu bulunan birçok sanayi kuruluşunun ilgili yasa ve yönetmelikler gereği arıtma tesisleri olmasına rağmen işletme maliyetlerinin hesabını yaparak bu tesislerin düzenli olarak çalıştırmadığına dair iddialar bulunduğunu belirten Türeli, “Bu durumu İzmir Su ve Kanalizasyon İşletmesi ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından yapılan nehir suyu tahlillerinden elde edilen sonuçlar da desteklemektedir. Bu da bölgede sanayi kuruluşlarına yönelik denetimlerin yetersiz olduğunu göstermektedir” ifadelerine yer verdi.

“FETREK ÇAYI DA ZEHİRLİYOR”

Türeli, Küçük Menderes’i besleyen önemli su kaynaklarından olan Torbalı’dan geçen Fetrek Çayı’nın da bölgenin bir diğer sorunlu akarsuyu olduğunu ifade etti.

Fetrek Çayı’nın, etrafında kurulu bulunan mermer fabrikaları ve diğer sanayi tesislerinin kimyasal atıklarını drene etmesi nedeniyle adeta bembeyaz aktığını vurgulayan Türeli, gerekçede şu ifadelere yer verdi: “Söz konusu çayın geçtiği bölgede yeraltı sularının ve toprağın toksik atıklara bulandığı çeşitli üniversiteler tarafından hazırlanan bilimsel raporlarla ortaya konulmuştur. Bu nedenle, bölgedeki kuyu ve artezyenlerden yapılan sulamalar tarım alanlarında kimyasal zehirlenmelere neden olmakta, bu tarım alanlarından yetişen ürünleri tüketen vatandaşın sağlığı da tehlikeye atılmaktadır. Ayrıca, Fetrek Çayı’nın akıttığı kirli sudan kaynaklanan kötü kokular da çevreye rahatsızlık vermektedir.

Bu çerçevede, Küçük Menderes Nehri ve Fetrek Çayı’ndaki kirlenmenin nedenlerinin araştırılması ve bu kapsamda oluşturulması gereken politikaların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa´nın 98. ve Meclis İç Tüzüğü´nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.”

AYDIN TABİP ODASI İLİN ÖLÜM HARİTASINI ÇIKARDI

Aydın Tabip Odası, Türkiye İstatistik Kurumu verileri doğrultusunda yaptığı açıklamada, Aydın’da 2010-2013 döneminde ölüm oranlarının yüzde 29,7 oranında arttığını belirterek, bunun en önemli nedenlerinden birinin her geçen gün kirletilen Büyük Menderes Nehri olduğunu ve önlem alınmaması durumunda facianın artacağını belirtti. 

Menderes Nehri kenarında ´Aydın ilinin ölüm haritası ve sebepleri´ konulu bir basın açıklaması yapan Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Aydın, 2010-2013 yılı dönemlerinde ölüm oranları Türkiye´de yüzde 21,4 artarken, bu oranın Aydın´da yüzde 29,7 olduğunu ve Büyük Menderes Nehri kenarındaki yerleşim birimlerinde ölüm oranlarının daha da arttığını belirterek, “Ölümler genellikle kanser vakalarından kaynaklanmaktadır” dedi.

Açıklamasında tamamen Türkiye İstatistik Kurumu verileri olduğunu belirten Metin Aydın, 2013 yılı kaba ölüm hızına bakıldığında Türkiye´de binde 4,9 olan oranın, Aydın´da ise binde 6,4 olduğunu belirtti.

“SON BİR YILDA AYDIN’DA ÖLÜM ORANLARI YÜZDE 14 ARTTI”

2013 ve 2014 yıllarının ilk 6 ayı karşılaştırıldığında bile durumun vahametinin ortaya çıktığını belirten Dr. Metin Aydın, “Aydın´da ölüm oranları 2013 ve 2014 yıllarının ilk 6 ayında yüzde 14 artmıştır. 2013 yılında Türkiye genelinde 206 kişiden 1´i ölmüş iken, tüm Aydın genelinde 159 kişiden 1’i ölmüş. Bunun en önemli nedenlerinden biri, eskiden hayat veren Büyük Menderes Nehri’nin aşırı kirlilik nedeniyle hayat almaya başlamasıdır” dedi.

Aydın’da ölümlerin en çok dolaşım sistemi hastalıkları, kanser, solunum sistemi hastalıkları, endokrin, beslenme ve metabolizma hastalıklarından kaynaklandığını söyleyen Tabip Odası Başkanı Dr. Aydın, “Aydın artık dağların yağ, ovaların bal aktığı şehir değil, ölüm akan şehir haline gelmiştir. Menderes Nehri’nin kirliliği kanser vakalarını artırmıştır. Menderes Nehri ile sulanan ve çevresinde, Menderes Ovası’nda yetişen ürünler sağlıklı değildir. Bir an önce önlem alınmalıdır. Türkiye ortalamasında kansere bağlı ölümler yüzde 18 artarken, Aydın’da yüzde 42 oranında artmıştır. Buna da Menderes Nehri’nin kirliliği sebeptir´ diye konuştu.

Aydın’ın basın açıklamasını yaptığı Büyük Menderes Nehri kenarında ağır koku hissedilirken, adeta evsel ve sanayi atığı taşıyan nehrin içler acısı durumu da kameralara yansıdı. Ege Bölgesi’nde 4 il ve 165 ilçenin evsel ve sanayi atıklarının Menderes Nehri’ne arıtılmadan verildiğini ve nehrin çevresini zehirlediğini belirten Dr. Aydın, Aydın’da Türkiye ortalamasından daha yüksek olan kanser vakalarının sebebinin de Menderes Nehri’nin kirliliği olduğunu ileri sürdü. Aydın’da kanser vakalarında ve ölüm oranlarında en çok artışın, nehrin kenarındaki yerleşim alanlarında olduğuna dikkat çeken Aydın, “Menderes Nehri’nden akan sular işte bu. Bu sularla Menderes Ovası´ndaki tarım arazileri sulanmakta. Hem bu zehirli suların tarımda sulamada kullanılması hem de zirai ilaçların yoğun ve bilinçsiz bir şekilde tarımda kullanılması maalesef kanser oranlarının Aydın ve Ege Bölgesi´nde artışına sebep olmaktadır. Bu konuda ciddi anlamda tedbir alınmalıdır. Menderes nehri 548 kilometre uzunluğunda, 25 bin kilometrekarelik bir havzaya hitap etmekte. Tüm evsel ve katı atıklar Mendres’e akıtılmakta. Ayrıca nehirde 20 tür endüstriyel atık tespit edilmiştir. Menderes toksit maddeleri taşıyan bir nehir haline gelmiş durumda. Aydın Menderes Nehri bir ölüm nehri haline gelmiştir. Menderes Ovası için can damarı değil, ölüm damarı haline gelmiştir. Herkesin kullandığı bir tabir var, ´Aydın’ın dağlarından yağ, ovalarından bal akar.´  Ama bugün geldiğimiz nokta itibari ile Aydın´ın dağlarından yağ, ovalarından bal akmıyor. Maalesef bir zehir akıyor ve bu zehir ciddi bir şekilde hem Aydın, hem Ege Bölgesi hem de Türkiye’nin sağlığını tehdit ediyor. Çünkü bu ovada yetişen ürünler her yere yayılıyor. Bu kirlilikle ilgili acil önlem alınmalıdır” dedi.

“NEHRİN KENARINDA YAŞAYANLAR DAHA ÇABUK ÖLÜYOR”

Konuşmasında Aydın’ın ilçelere göre ölüm oranlarını da açıklayan Dr. Metin Aydın, son verilere göre Karacasu´da 122, Bozdoğan´da 131, Çine´de 132, Nazilli´de 141, Buharkent´te 145, Germencik´te 148, İncirliova´da 150, Köşk´te 153, Söke´de 166, Kuşadası´nda 193, Efeler´de 199, Didim´de 244 kişiden birinin öldüğünü ve nehir kenarındaki yerleşim yerlerinde yaşayanların ölüm hızının daha yüksek olduğunu belirtti.

 

Bakmadan Geçme