40 yıl sonra 12 Eylül anıları

12 Eylül Darbesi üzerinden 40 yıl geçti. Asteğmen olarak görevliydim. Önce biraz geçmişe gidelim. 1978-1980 arası...

12 Eylül Darbesi üzerinden 40 yıl geçti. Asteğmen olarak görevliydim. Önce biraz geçmişe gidelim. 1978-1980 arası Malatya’da iki yıl boyunca anamdan emdiğim süt burnumdan gelmişti. Anarşinin göbeğindeydim. 1978 yılının 17 Nisan’ında Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu (Hamido) ve hamile geliniyle torunu, bombalı paketle öldürülmüştü. Daha bir buçuk aylık stajyer öğretmendim. Her gece bombalar patlıyor, peşime takılan öğrencilerim tarafından neredeyse nefes alışım izleniyor, okula gönderilen mektup ve kartlar açılıp okunuyordu. Evimin karşısındaki duvarlara sloganlar yazılıyordu. Korku içinde yaşıyordum. Pencerenin camını kırıp içeriye bomba koymaları çocuk oyuncağıydı. Can güvenliğim, pamuk ipliğine bağlıydı.

1980 Şubat tatilinde Malatya’dan Ödemiş’e gelmiştim. Askerlik Şubesi’nin daveti üzerine gittim. İki seçenek sundular. 1-4 aylık maaşsız askerlik ve aynı yerde göreve başlama, 2-18 ay yedek subay olarak maaşlı askerlik görevi yapma ve sonrasında yeniden tayin. Geleceğin neler getireceği belliydi. 1. seçeneği hemen oracıkta eledim. Yedek subay olarak görev yapacaktım, hiç olmazsa o anarşi ortamından uzaklaşacaktım bir buçuk yıl boyunca.

Polatlı Topçu ve Füze Okulu’nda topçu asteğmen (105’lik obüs batarya komutanı) olarak görevliydim. Sabahları Savaş Beden Eğitimi (SBE) ve ardından silah eğitimleri, zaman zaman kurmay subaylar için Acıkır Garnizonu’ndaki geniş alanlarda atış hizmeti/göreviyle günlerimiz geçiyordu. 11 Eylül’de birliklerimizle tam teçhizatlı olarak Mamak Kışlası’na gittik. İlk kez sten de verilmişti. T gibi hafif, kolay ve kullanışlı olduğunu duyduğum ama hiç atış yapmadığım bir silahtı. Araçların depolarını doldurduk. Erleri koğuşlara yerleştirdik. Bekliyoruz. Yatış verilmedi bize. Komutanlarımız, poker oynayarak vakit geçiriyor. Merak ediyoruz. Çok olağanüstü bir durum yaşanıyor herkes için ama tam bilgi sahibi olan yok! Sonunda 12 Eylül günü tüm Türkiye’de sokağa çıkma yasağı ilan edileceğini öğreniyoruz. Saat 03:00’te Mamak’tan ayrılıyoruz. Görev yerimiz, yolda açılan sarı zarfta Saimekadın İlkokulu olarak belirlenmiş. Kısa zamanda varıyoruz. Önceden verilen İŞARET-PAROLA değişti. ASLAN-KAPI oldu. Kendi aramızda bu gece “Aslanlar kapıları açacak!” diye düşündük. Bir de darbeye karşı çıkanlar, bu parola ve işareti bilemeyeceklerinden tutuklanacaktı. Emir böyleydi. Neler neler döndüğünü o zamanlarda kestiremiyorduk. İlkokula varır varmaz ilk işimiz çevre güvenliğini sağlamak, nöbet sistemini başlatmak ve okulun hizmetlisini yakındaki evine göndermek oldu. Siyah-beyaz TV kuruldu, saat 04:00’te önünde pür dikkat darbenin başı Evren’in konuşması izlendi. Komutanlarımız, pek renk vermiyordu. Görev neyse ona odaklanılmıştı. Kumanyalarımız, iki gün burada kalacakmışız gibi ayarlanmıştı. Postallar iki gün çıkarılmayacaktı. Sabahla birlikte ortalık, tüm Türkiye derin bir sessizliğe gömüldü. Anarşi, bıçakla kesilmiş gibi duruverdi! Karşı gecekondulardaki duvarlara yazılmış sloganlar silindi. Çevrede gerekli önlemler alındı önceden. Nöbetçiler sıkı denetleniyordu. Bu arada Milli Güvenlik Konseyi’ne bağlı çekirdek bir birim, siyasi parti liderlerini tutukluyordu. Görev alanımıza gelen bir üsteğmenden öğrenmiştik. İkinci güne kalmadan Polatlı’dan gelen arkadaşlara görevi devrettik. Hafta sonları kesinlikle resmî giyinmememiz isteniyordu. Yaklaşık bir ay kadar Mamak Kışlası’na gittik-geldik. Görevimiz, arama yapılacak bölgenin dış güvenliğini sağlamaktı. Aramayı Mamak’tan gelenler yapardı. Polis, bizim emrimiz altına verilmişti. Gereğine göre davranılıyordu.

Tezkere almadan bazı arkadaşlar, resmî giysileriyle bakanlığa gidip istedikleri yerlere atamalarını yaptırdı. Ben buna yönelmedim. Ne yazık ki hemen göreve başlatılmadım! Tamı tamına dokuz ay bekletildim! Tayinler açıldığında yeni baştan tam teşekküllü devlet hastanesinden rapor alıp başvurumu yaptım. Dileğim, Ankara ve çevresindeki yerlere atanmaktı. Kırıkkale’de göreve başladım 1984’te. Dileğim olmuştu.

12 Eylül Darbesi’ne ilişkin başka anılarım da var. Şimdilik bununla yetinin!

20 Eylül 2020

Bakmadan Geçme