31 Mayıs'tan 3 Eylül'e

Her 3 Eylül'de gözlerim, geçtiğimiz yıl aralık ayı başında kaybettiğimiz öğretmenim Behiç Galip Yavuz'u arar. Yürüme...

Haber

Her 3 Eylül’de gözlerim, geçtiğimiz yıl aralık ayı başında kaybettiğimiz öğretmenim Behiç Galip Yavuz’u arar. Yürüme zorluğu çekmesine rağmen ne yapar eder törenlere mutlaka katılırdı.

Dün sabah yapılan anma törenlerine okuldaki görevim nedeniyle ben de katılamadım.

Bu yazımda herkesin yaptığı gibi ben de onun bir yazısını biraz özetleyerek köşeme alıp hem üstünde yaşadığımız toprakları bize yurt yapan atalarımızı hem de bizde belli bir tarih ve kültür bilinci bırakan öğretmenimi anmak istedim. Ruhları şad olsun…

“Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkesi’ni imzaladığı gün hem I. Dünya Savaşı’nın yenikleri arasında olduğunu olurluyor hem de her bakımdan bitkin ve yoksun bir durumda olduğu için savaştan çekiliyordu. Son on yılda yüz binlerce gencini giriştiği savaşlarda yitirmiş Osmanlı, yeni bir savaşa ve askerliğe karşı isteksizdi ancak bazı yurtseverler ve aydınlar, işgal altına giren ya da girmesi düşünülen bölgeleri kurtarmak amacıyla yerli cemiyetler oluşturmanın yolunu seçtiler.

Anadolu’nun birçok köşesinde Kuvayı Milliyeciler, sömürgen emperyalist istilacılara karşı silaha sarılarak direndiler. Ödemiş Kuvayı Milliyesi de bu direnişlerin bir bölümünü, üstelik ilkini oluşturdu.

Anadolu Devinimi, başlı başına bir ihtilaldir. Her ihtilalin bir başlangıç noktası vardır. Anadolu İhtilali’nin de bir başlangıç noktası olmalı, ulusun silaha sarılarak uğraşıya girmesini sağlayacak değin etkili olmalıydı. Bu nokta, güzel İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu tarafından işgali oldu.

Ancak Ödemiş’teki durum daha ayrımlıdır. İzmir’den Ödemiş’in Mursallı köyündeki İsmail Efe’nin yanına gelen Mahmut Celal (Bayar) Bey’in de katılımıyla Ödemiş Kaymakamı Zühtü Bey, Refik Şevket (İnce) Bey, jandarma tabur komutanı yüzbaşı Tahir Bey, jandarma yüzbaşısı Edip (Sarıefe) Bey, Mursallılı İsmail Efe ve kardeşi Ali Efe, Gökçen Hüseyin Efe gibi yurtseverler, Ödemiş’in Yunanlılar tarafından işgal edileceğinin duyulması üzerine Kuvayı Milliye’yi daha İzmir’in işgali olayından iki aydan çok bir zaman önce Mart 1919’da örgütlediler. İzmir Valisi Kambur İzzet, bu örgütlenmeyi engellemek için Kaymakam Zühtü Bey’i görevinden alıp 28 Mart 1919’da Erzurumlu Bekir Sami (Baran) Bey’i kaymakam olarak atamış ve başlarında subaylarıyla bir jandarma birliğini Ödemiş’e göndermişse de hem kaymakam hem de subaylar, ilerleyen günlerde ulusal devinişçilerin yanında yer almışlardı.

Ödemiş’te Yiğit Ordusu adıyla Kuvayı Milliye oluşumu tamamlandıktan sonra çarpışacak yiğitlerin komutanlığına getirilen yedek subay üsteğmen Ali Orhan (İlkkurşun) Bey komutasında 30 Mayıs 1919’da 15 yedek subay ve 15 jandarma eri, Ödemiş’in batısındaki Hacıilyas köyü tepelerini tutmak için yola çıktı.

30 Mayıs akşamına doğru Ödemiş’ten Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin ile birlikte 60 değin Ödemişli milis geldi. Başçavuş Sezai ve arkadaşları ile kuzeydeki Kayaköylülerden de direnişe katılanlar oldu.

31 Mayıs 1919 günü Ödemiş’teki Kuvayı Milliye örgütü komutanı yüzbaşı Tahir Bey, emir subayı Hamit Şevket (İnce) Bey ve harekat subayı Ahmet Rıfat Bey, yanlarında 50 gönüllü ile Ödemiş’ten törenle Hacıilyas köyüne gittiler. Doktor Mustafa (Bengisu) Bey, Hacıilyas köyünün doğusunda bir sahra hastanesi kurarak cephe gerisinde önemli bir hizmeti yerine getirmiş oldu. Tire ile Ödemiş arasındaki Zincirlikuyu’da Tire’den gelebilecek Yunan saldırısına karşı komutasındaki 100 Ödemişli milisle önlem alan yedek subay teğmen Ahmet Şükrü (Konuk) Bey komutasındaki direnişçiler de hesaba katılırsa Ödemişli çarpışmacıların toplam sayısı, 250 ya da 260 kadardı. Diğer noktalara bırakılan ve çarpışma dışı kalan savaşçılar ise yanları denetlediler.

Sabah saatlerinde başlayan çarpışmalar, geç saatlere değin Yunan taburunun üstün saldırısı ile sürdü. Ödemişli direnişçiler, tüm olumsuzluklara karşın bulundukları noktaları bırakmadılar ancak mermileri tükenmek üzereydi…

***

Düzenli Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordusu kurulup I. Inönü, II. Inönü, Sakarya Meydan Savaşı utkularının kazanılması ve en son 30 Ağustos 1922’de Mareşal Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki Türk ordusunun Afyon Ovası’nda Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı kazanmasından sonra Yunan ordusu, İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Kaçarken de yakıp yıkıp soykırım uygulayarak Türklere kıyıcılıkta bulundu.

Ödemişlilerin Hacıilyas köyünde direnişi ve bunun emperyalizme sıkılmış ilk kurşun olmasındaki önemi; onun bir halk gücü tarafından atılmış, direnişin halktan gelmiş olmasında ve Kuvayı Milliye etkinliğinin ilk kez örgütlü bir biçimde Ödemiş’te uygulanmış olmasındandır. Ödemiş’te halk; coşarak kendiliğinden direnişe karar vermiş, silaha sarılarak Hacıilyas köyünde işgalci, emperyalist-sömürgeci düşmana ilk kurşunu sıkmış, Kuvayı Milliye’nin ilk vuruşmasını burada yapmıştır. Eylem zayıf gibiydi ama halkın kendisinin silaha sarılması bakımından önemliydi.

Ödemiş’in genç kuşakları, dedelerinin emperyalizme karşı yiğitçe kafa tutup direnişiyle övünç duyarlar. Bu çarpışmalarda şehit düşen dedelerimizin değerli anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.”

Bu yazı gazetemizin 4 Eylül 2021 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Bakmadan Geçme