- Haberler
- '10 saniyede karar veriliyor'
'10 saniyede karar veriliyor'
Ödemiş'te yaz döneminden bu yana yaşanan intihar ve cinayet olaylarının sıklığı, sorgulatır nitelikte bir hal aldı....
Ödemiş’te yaz döneminden bu yana yaşanan intihar ve cinayet olaylarının sıklığı, sorgulatır nitelikte bir hal aldı. Konuyla ilgili açıklama yapan psikolog Dicle Karaerkek şunları söyledi: “İntihar etmek, insanın 10 saniyede karar verdiği bir durum olmasına karşın intiharın tek bir sebepten doğduğunu söylemek mümkün değil. Herkesin iç dünyası birbirinden farklı dertlerle dolu. İntihar, bir yardım çığlığı da denilebilir. Aslında intihar etme teşebbüsünde bulunan kişi, bize bir şekilde bunun sinyalini veriyor. Kişi, gerek konuşmalarıyla gerek davranışlarıyla bize bunları belli edebilir. Bu durumu fark etmek çok zor olduğu gibi ya en yakınları bunu anlayabiliyor ya da kişi kendi kabuğuna çekilip yalnızlaşma eğilimine giriyor.”
“Kişinin kendi kabuğuna çekilmesinin önüne geçilmeli”
Karaerkek, “İntihar etme teşebbüsünde bulunan ya da bulunması muhtemel kişilerin öncelikle kendi kabuklarına çekilmesinin önüne geçilmesi gerekli. Bunun dışında elbette bu yaşanılan buhran sürecinde kişinin yalnız bırakılmaması, ona yardım eli uzatılması, gerekirse bizden yardım alması çok önemli. Bunun dışında, toplum olarak genelde yalnız, kimsesiz, sosyal çevresi olmayan, ekonomik durumu yetersiz insanların intihara teşebbüsünün daha fazla olduğunu düşünürüz. Oysaki bunların tam tersi durumda insanlar arasında da intihara teşebbüs eden çok kişi vardır. Bu iki tabloda farklı sebeplerle aynı yoldan kurtuluş düşüncesi doğar. Genelde sosyal çevresi geniş, her açıdan rahat bir insanın buna yönelmesinin altında çözüm bulamadığı bir problem yatar. Bu problemi çözemediğinde kişi, bu hayatta yapacak hiçbir şeyi kalmadığını düşünüyor ve 10 saniye içinde intiharı gerçekleştiriyor. İntihar etme eğilimi çok basit bir durum. Kişi 10 saniye içinde bunu yapamazsa bir daha hiç yapamaz” ifadelerini kullandı.
“En büyük sebebi maddi çıkmazlar”
Erkeklerin genelde maddi çıkmazlardan dolayı yaşamına son verme eğiliminde olduklarını kaydeden Karaerkek, “Ödemiş’te yaşanan intiharların belki birçoğu da alacak verecek, borç, işsizlik gibi maddi kaygılardan yaşanan buhranlardan süre geliyor. Yaşadığımız dönemde Ödemiş’te gerek üreticilerin gerekse esnafların zar zor ev geçindirdiklerini, vergilerin arttığını, hane sayısına bakacak yeterlilikte kazançların eskisinden çok daha zor olduğunu düşünürsek esnaf ve üreticilerin tamamının bu buhranı geçirebilir niteliğe sahip olduğunu söylemek mümkün. Son zamanlarda yaşları küçük çocukların bu tür teşebbüslere girişmesinin de elbette maddi sıkıntılardan daha başka sebepleri olabilir. Günümüz Türk dizileri, insanlara sürekli mutsuzluk ve huzursuzluk aşılayan, ölümlerin sık olduğu bir dünya yaratıyor. Sosyal medya, gençlerin hayatlarını gerçekte olmadığı şekilde başkalaştırabiliyor. Orada başka biri olabilmek gerçekten çok daha kolay oluyor. Bununla beraber internette yanlış bilgi de çok fazla. Dolayısıyla her öğrenilen bilgi uygulanıldığında, o dünya ile gerçek dünya arasındaki uçurum sürekli olarak genişlediğinde bu, çocuğu intihara sürüklüyor. Boşanmaların artması, anne baba arasındaki geçimsizlikler, beklenilen ilginin gösterilmemesi yani başıboşluk da gençlerin intihara teşebbüsünü arttırıyor. Dolayısıyla her yerde olduğu gibi Ödemiş’te de bu ve bu gibi faktörler çocukları yalnızlığa iten ve sonuç olarak bu hayattan gitmek isteyecek noktaya sürükleyen faktörler” diye konuştu.
“Psikolojik danışmaya her yerde olduğu gibi ihtiyacı var”
Karaerkek, “Ödemiş’te insanların sürekli olarak daha fazlasını istemek gibi bir durumda olduklarını gözlemliyorum. Kazanılan şeyler, yapılan işler yetersiz kalıyor. Bir şey yapıldığında bu başarı olmaktan çıkıp daha iyisi isteniyor. Bu, tüm insanların içinde yatan bir şey elbette. Hırsla beraber öfke durumu, sinir hali de oldukça fazla. Bize gelen insanların çoğunda öfke kontrolü problemi gözlemliyoruz. Bu kontrolü edinebilmek adına çeşitli yöntemler gösteriyoruz. Çocukluktan başlayan bu kontrolsüzlük için yöntemlerimiz yetişkinlikte olandan farklı. Fakat ebeveynlerinde çocuklarını yetiştirirken çocuğun öfke kontrolünü yapıp yapamadığını gözlemlemeli” dedi.
Ece Köseoğlu