1 Mayıs ve işçi-memur ayrımı

Gazetemizde önceki gün yer alan bir haber, Türkiye'de çalışan işçilerin hangi sorunlarla beraber yaşamak zorunda kaldığına...

Gazetemizde önceki gün yer alan bir haber, Türkiye’de çalışan işçilerin hangi sorunlarla beraber yaşamak zorunda kaldığına işaret eden küçük bir örnek. Okumayanlar için kısaca özetlemek gerekirse, Bayındır Çiçekçiler Kooperatifi’nde çalışan 5 işçi, 1 Mayıs Bayramı’nda çalışmak zorunda bırakılmalarına karşı çıktıkları için işlerinden edildiklerini iddia ediyordu.

Doğru mudur yanlış mıdır bilemem ama en azından iddia özetle böyle idi.

Malumdur ki 1 Mayıs; işçi, emekçi ve çalışanların bayramıdır. Yine malumdur ki ‘işçi’ demek sadece fabrikada çalışan kişi demek değildir.

Genel olarak emeği ile geçinen kişilere ‘işçi’ denilir. Eğer biri ‘iş’ arıyorsa o işçidir. Memur kavramı ile arasında kağıt üzerinde ve resmiyette farklılık vardır. Kol ve fikir emeği ayrımı işin niteliğinden gelir.

Biliyorsunuz bugün Bayındır’da çiçek festivali açılışı var. Bu festival Bayındır için önemli. İlçede bir süredir hummalı bir hazırlık var. Pazartesi günü İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarına giderken Bayındır çıkışında polis tarafından durdurulduk. Sıkı bir arama yapılırken çevredeki festivalle ilgili hazırlık çalışmalarını gördük. İzmir’de de reklam panoları festivale çağrı afişleri ile donatılıyordu.

Doğrudur, 1 Mayıs resmi tatildir ve özellikle o gün işçilerin bayram yapması gerekir.

Yasal anlamda haklarını alan işçi ve memurlar, bayram/tatil yaparken işçi ve memur statüsünü kazanamayanlar da mecburen çalışmak zorunda kaldı.

İşçi ve memur statüsünü kazanamayanlar demişken, ülkemizde bu alanda yaşanan sorunlara değinmekte fayda var. Konuyla ilgili basında yer bulan haberlere de göz attığımızda çalışanlar açısından ‘KIDEM TAZMİNATI’ tartışmalarının ilk akla gelen sorun olduğunu görüyoruz.

Ülkemizdeki yaklaşık 15 milyon işçiyi ilgilendiren kıdem tazminatı, emekçilerin gündemindeki en sıcak konu başlığı. Çalışanların emekli olma ya da işten ayrılma durumunda hak ettikleri ikramiye veya kıdem tazminatı meselesi son dönemde önemli tartışma konusu oldu.

İşçi kesimi, halen bir yıllık hizmetin karşılığı 30 gün olan kıdem tazminatından geri adım atılmaması gerektiğini savunurken işverenler sürenin yarıya indirilmesini talep ediyor. Haberlere göre yeni sistemde hesaplama, gün üzerinden değil fona kesinti oranı üzerinden yapılacak. Bir yıllık kıdem tazminatının karşılığı olan 30 günlük ücret, aylık ücretten yüzde 8.3 kesinti yapılması anlamına gelecek. Şu ana kadar konuşulan oran; işverenden yüzde 4 kesinti yapılması, devletin de bunun 4’te biri kadar katkıda bulunması şeklinde. İşveren kesimi kendilerinden yapılacak yüzde 4 oranındaki kesintiyi fazla bulurken, işçi kesimi yüzde 4 (işveren) +1 (devlet) oranındaki kesintinin düşük olduğunu savunuyor. Kıdem tazminatı fonu sisteminde, işçiler işsiz kaldığında kıdem tazminatını hemen alamayacak. Fondaki paranın tamamını alabilmek için emekliliği beklemek gerekecek.

Esnek çalışmayla ilgili düzenlemeler de çalışanlar tarafından tedirginlikle izleniyor. Kamuoyunda uzun süre tartışılan geçici iş ilişkisine dair düzenleme geçen yıl yasalaştırıldı. TAŞERON sistemini yaygınlaştıracağı, iş güvencesini ve kıdem tazminatı hakkını fiilen ortadan kaldıracağı eleştirileri yapılan geçici iş ilişkisinin etkileri bu yıldan itibaren görülmeye başlanacak.

Her seçim döneminde kadro sözü verilen taşeron işçilerin sorunları da önemli bir tartışma konusu.

Yıllardır çözüm bekleyen kamudaki taşeron işçiler sorunu, yüz binlerce emekçiyi yakından ilgilendiriyor. Daha önce bu konuyla ilgili gündeme gelen yasal düzenleme hayata geçirilemedi. Hangi taşeron işçilerinin kadroya alınacağı, hangi işlerin taşerona yaptırılacağı, kadroya alınanların statüsünün ne olacağı konusundaki belirsizlik devam ediyor.

Hükümet, taşeron konusunun, yine yıllardır tartışılan kamu personel rejimi ile birlikte ele alınmasını benimsedi. Kamu personel rejimindeki değişiklik ise yaklaşık 3 milyon kamu çalışanı ile bundan sonra kamuda çalışmak isteyenleri doğrudan etkileyecek.

Bizim takip edebildiğimiz kadarı ile taşeron çalışma içinde istihdam edilen işçi sayısı, her geçen gün artarken memuriyette de iş güvencesinin ortadan kalkacağı konuşuluyor.

Taşeron sistemindeki iş güvencesi bulunmayan işçilerin neler çektiklerini hepimiz biliyoruz.

Her yıl ‘Acaba sözleşmem yenilecek mi!’ korkusu yaşayan bir çalışanın geleceğe güvenle bakması mümkün değil. Örgütlenmesi ve hak arama çalışmaları içinde mücadele etmesi çok zor.

Türkiye’deki işsizlik sorunu ile Suriyeli işçi meselesi de çalışma hayatımızın önemli başlıkları arasında yer alıyor.

İşsizlik oranının 2017 Ocak ayı itibarıyla yüzde 13.0’e çıkarak son zamanların en yüksek oranına fırladığı söyleniyor.

Türkiye’de 5 milyona yakın göçmen bulunduğu ve bunların kayıt altında olmadığı ifade ediliyor.

Göçmen işçilerin kayıt dışı çalıştırılması, hem işgücü piyasasında yerli işçi aleyhine dengeleri bozuyor hem de işverenler açısından haksız rekabet yaratıyor.

Görüldüğü gibi 1 Mayıs bayram ama…

Bayındır’ın meselesi de taşeron sistemi kaldırılmadan çözülmez.

Bakmadan Geçme